Anne...

Ayın 11'i Mart . . .

Benim Mart Ayları böyle işte...

İnsanın içinden bir parçası kopunca anlıyor neyin ne olduğunu. Zormuş kendi bedeninden birini kara toprağa koymak. Toprak o zaman kararırmış. Utanır mı acaba toprak hiç ? Öyle bedenler var ki öyle insanları alıyor ki, toprak bile utanıyordur,topraklığından...
















5 sene oldu...

Hiç dinmeyen bir acı! Hani arada zor durumda kalır ararsın ya, "Ya anne bunun tarifini versene, nasıl yapılıyordu?" diye...
Yoktur artık onun tarifini verecek biri...
Bir boşluğa düşersin, artık onun gibi yemek yapamayacak ve artık "Kızım bak, öyle olmaz o." diyemeyecektir... Sen çıkışıp "Of Anne ya! Biliyoruz herhalde."diyemeyeceksin. Hep yanında olsa da saatlerce anlatsın isteyeceksin...
Kaç yaşına geldiğini artık küçük bir kız çocuğu değil, yetişkin bir kadın olduğunu söyleyip durursun ve o gülümser, sadece gülümser !
Sonra o gülümsemeyi hatırlarsın!!!
Sanki dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse sana artık öyle gülmeyecek gibi gelir. . .
Öyle de olur zaten!
Dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse sana artık öylesine içten, samimi ve UMUT dolu bakıp gülümsemez!
Bir suç işlersin ya da onu kıracak bir şeyler söylersin, kırılır sana çok kırılır; ama en ufak komik bir şey söylesen hemen yelkenleri suya indirir ve dopdolu gülümser. . .

Doğum günü kutluyor bizim arkadaşlar. Mutlular...Bizde mutluyduk değil mi anne. Her doğum gününü beraber kutlardık ya hani. Benim 23 Mart,senin 25 Mart. . Sen hep "İyi ki doğurmuşum seni." derdin ve kocaman öperdin beni. Şimdi Mart Ayını hiç sevmiyorum. Sen 11 Martta gittin, nasıl severim ki artık? Birlikte kutladığımız doğum günleri yok artık, kimse "Sürahi Nene" taklidi yapamıyor ki. En güzel sen olurdun hep, en güzel pastayı sen yapardın bize . .

Toprak sevdiklerimizi aldığı için mi bu kadar güzel kokar?

Hep sevmişimdir yağmurdan sonraki toprak kokusunu, kim sevmez ki? Şimdi o toprak kokusu bana seni hatırlatır. Çok uzaktayım senden . . .
Üniversite sınavına girmeden önce kaybettim seni. Babam hep senin üniversite sınavına gireceğin günü anlatır. Daha yeni evliymişsiniz. Okulda çok başarılı olduğunu söyler hep babam. Hep hayal ederdim acaba benimle üniversite sınavına gelecek misin diye. Babam sınav çıkışı sana mor bir sümbül vermiş. Yaşasaydın sende bana getirir miydin o sümbüllerden?
Öğrenemedin benim üniversiteyi kazandığımı. . Ben kuru bir toprağa söyledim, bilirdim duyarsın. O zaman gülümser ve benimle gurur duyardın değil mi anne?
"Aferin!" der ve bana kızdığın her şeyi o anda siler atardın, değil mi ?

Uzaktayım şimdi, senden ve o toprak kokusundan, buralara hep yağmur yağıyor ama hiçbiri orası gibi kokmuyor...
Kokunu bana gönderir misin anne?
Özledim anne.
Çok özledim.
Buradaki çocuklar anneler günü için çiçek siparişi verdiler, bende sana göndereyim mi anne? Alır mı toprak onu senin yanına ?
Mor Sümbül ister misin yine anne, çok seversin sen....












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Askere giden sevgili . .

Evlenen Eski Sevgili Sendromu

Eski Sevgili . . .