Bir rakı masasındaydı gözlerinde kayboluşum son kez... Öyle bir baktın ki bütün masadaki alkolü ben içebilirdim ...
Biz sevdayı Neşet Ertaş'tan, saygıyı Müslüm Babadan öğrenmiştik, nasıl oldu da bu hale geldik be sevgili...

Nerededir o ilk heyecan nerededir ilk bakış ve o muhteşem ilk sarılma anı, hatırlıyorum
da o ilk heyecanımızı, otogarın orta yerinde kuşun kanadını çırpma sesini senin yüreğinde hissediyordum.
Artık ne yazacak söz ne de yürek kaldı bu ayrılık için. Tek bir gül var elimde, aşktan, sevgiliden kalan.. Umud etmek, dilemek... Kavuşmak tek teselli...



Ayrılık da sevdaya dahil, ama hangi ayrılık söylemez.. "Ayrılanlar hala sevgili" der Atilla İlhan bir sonraki dizesinde..

Biz de sevgili biz de hala sevgili miyiz ayrılsak da...

Nefes alamaz gibi oluyor insan önce, sonra tam göğsünün ortasında sanki daha önce bir neşterle açılmış yaranın derinlerdeki sızısı gibi bir şey oluyor, göğsün sıkışıyor, canın yanıyor ama bakınca göremiyorsun.sanki ip olsa içinden tutup çıkaracakmışsın gibi o incelikte bir acı, sızı...

Gözyaşları bir musluğun sızıntısı gibi, ne kadar sıkarsan sık bir şekilde akıp gidiyor. Bir yolunu buluyor senden akıp gitmek için, tıpkı senin gibi gözyaşları da... Tıpkı senin gibi tutamıyorsun onları da...

Belki, belki de tutmak istemiyorsun ellerinden yeniden. ne kadar uzakta ne kadar nefessiz kalırsak o kadar iyi diyorsun.

kim bilir belki de....















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Askere giden sevgili . .

Evlenen Eski Sevgili Sendromu

Eski Sevgili . . .